Reklam
Sağlık

Alopesi Areata Nedir? Alopesi Areata Nasıl Geçer?

Reklam

Alopesi areata hastalığı dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 2’sini etkilemektedir. Hastalık, fiziksel acıya neden olmamakta ancak hastaları psikolojik açıdan oldukça olumsuz etkilemektedir. Bu otoimmün rahatsızlık, kafa derisinde, yüzde ve vücudun farklı bölgelerinde saç ve kıl dökülmesine neden olmaktadır. Hastalık herhangi bir zamanda aniden ortaya çıkabilmektedir.

Güçlü Bir Bağışıklığa Sahip Olmanız İçin Gereken Vitaminler! Youtube Videomuzu İzleyebilirsiniz.

Hastalık genellikle androgenetik alopesi (halk arasında erkek tipi kellik olarak da adlandırılmaktadır) gibi diğer saç dökülmesi türleriyle karıştırılarak yanlış teşhis edilmektedir. Ancak alopesi areata hastalığında bağışıklık sistemi saç köklerine saldırmaktadır. Bu nedenle de tedavi planlarının, otoimmün sistemin vermiş olduğu yanıtlar göz önünde bulundurularak yapılması gerekmektedir. {1*}

Reklam

Doktorlar, saçların yeniden çıkmasına yardımcı olmak için çoğu zaman, geleneksel ilaçlar ve kremler reçete etmektedir. Ancak reçete edilen ilaçların ve kremlerin çoğu, uzun vadede çeşitli yan etkilere neden olmaktadır. Bu nedenle uygulanan pek çok tedavi yöntemi sadece geçici olarak saç uzamasını sağlamaktadır.

Bazı ilaçlar ise bağışıklık sistemini güçlendirmeyi, iltihabı azaltmayı ve durumu daha da kötüleştirebilecek besin eksikliklerini düzeltmeyi hedeflemektedir. Tedavi sürecinde bu ilaçlardan da sıkça faydalanılmaktadır.

Alopesi Areata Nedir? Yaygın Olarak Görülen Belirtileri Nelerdir?

Alopesi areata otoimmün bir rahatsızlıktır. Bu hastalıkta bağışıklık sistemi, saç köklerindeki hücrelere saldırmaktadır. Bu durum da saç dökülmesine neden olmaktadır.

Alopesi kelimesi latince de “kellik”, Areata kelimesi ise “yamalar halinde” anlamına gelmektedir. Bu kelimeler kafa derisinde, yüzde ve vücudun diğer kısımlarında küçük kellik lekeleriyle sonuçlanan bu hastalığı olabilecek en iyi şekilde açıklamaktadır.

Reklam

Alopesi areata hastalığı olan kişilerde saç dökülmesi, dökülmenin yaşandığı alanın boyutuna ve dökülmenin miktarına göre değişkenlik gösterebilmektedir. Çoğunlukla hastalar küçük alanlarda saç dökülmesi yaşarken nadiren de olsa bazı hastalarda saçın büyük bölümünde yoğun saç dökülmesi görülebilmektedir. {2*}

Alopesi areata‘nın hastalarda görülen en yaygın belirtileri şunlardır:

Aloepsi areata hastalığına sahip olan kişilerde en sık görülen semptom saç dökülmesidir. Aynı zamanda hastalar, sakal, kaş ve kirpik gibi kılların yoğun olduğu bölgelerde de dökülme ile karşı karşıya kalabilmektedirler.

Yapılan araştırmalar genç yaşlarda aloepsi areata hastalığına yakalanan kişilerin şiddetli saç dökülmesi yaşadığını göstermektedir. Özellikle 20 yaşından önce bu hastalığa yakalanan hastalarda yoğun saç dökülmesi görülmektedir. {3*}

Bununla birlikte, hastalığın seyri çoğu zaman tahmin edilememektedir. Hastaların yüzde 80’inde hastalık ortaya çıktıktan sonraki ilk 1 yıl içinde saç kendiliğinden uzamaktadır. Ancak iyileşme sürecinin başladığı düşünülürken hastalık hiç beklenmedik bir anda nüksedebilmektedir. Bu da uzun vadede kafa derisinde ya da vücudun farklı bölgelerinde demir para büyüklüğünde yamaların oluşmasına neden olmaktadır.

Reklam

Alopesi areata hastalığı, zaman içerisinde iki farklı alopesi tipine dönüşebilmektedir. Hastalığın farklı türlere dönüşmesi, alopesi areta hastalarının yaklaşık yüzde 7’sinde görülmektedir. {4*}

Hastalarda gelişebilen alopesi türleri şunlardır:

  • Alopesi Areata Totalis: Tüm kafa derisinde saç dökülmesi meydana gelmektedir. Bu durum vakaların yaklaşık yüzde 5’inde görülmektedir.
  • Alopesi Areata Universalis: Kaşlarda, kirpiklerde, kollarda, bacaklarda kasık kıllarında yani kısacası vücutta kıllanma görülen her bölgede ve saç derisinde dökülme meydana gelmektedir. Bu durum aloepsi areata hastalığına yakalanan hastaların yaklaşık yüzde 5’inde görülmektedir.
  • Tırnak Değişiklikleri: Yapılan araştırmalar, alopesi areata hastalarının yüzde 10’unda ya da yüzde 38’inde tırnak değişikliklerinin meydana geldiğini göstermektedir.

Meydana gelen bu tırnak değişikliklerinin şiddeti, saç dökülmesinin şiddetiyle orantılıdır. Tırnakta meydana gelen değişiklikler arasında yaygın olarak görülen belirtiler şunlardır:

  • Tırnağın çukurlaşması (el tırnaklarında ya da ayak tırnaklarında meydana gelen çöküntüler)
  • Tırnağın pürüzlü, zımparalanmış gibi görülmesi
  • Tırnağın tabanından tepesine kadar dikey çıkıntıların ve çizgilerin oluşması.
Kırılgan Tırnakların Sebebi Nedir? Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.

Alopesi areata genellikle, kişi 20 ve 40 yaşları arasındayken başlamaktadır. Çoğunlukla hastalık 20-40 yaşları arasında görülse de hayatın her döneminde ortaya çıkma riski bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar, vakaların yüzde 82-88’inde ilk alopesi areata semptomlarının 40 yaşına kadar görüldüğünü göstermektedir.

Hastaların %40’ı 20 yaşına kadar ilk semptomlarını göstermektedir. Hastalık semptomları yaşamın erken döneminde ortaya çıkarsa, hastalık yaşam boyu görülecek olan daha riskli bir hastalık haline gelmektedir. {5*} {6*}

Alopesi areata rahatsızlığına sahip olan kişiler, çeşitli hastalıklar için büyük risk altındadır. Bu hastalıklardan bazıları şunlardır:

  • Anksiyete
  • Depresyon
  • Tiroid hastalığı (Hashimoto hastalığı dahil)
  • Vitiligo
  • Atopi (Bu hastalık genel anlamda yaygın alerjenlere karşı artan bağışıklık tepkisi olarak tanımlanmaktadır. Hastalık astım ve egzama gibi rahatsızlıklara yakalanma riskini arttırmaktadır.)
  • Lupus hastalığı
  • Sedef hastalığı
  • İnflamatuar bağırsak rahatsızlığı
  • Romatoid artrit
  • Diğer otoimmün hastalıklar.

Araştırmalar, alopesi areata hastalarının yüzde 38-39’unda depresyon belirtilerinin görüldüğünü yüzde 39-62’sinde ise yaygın anksiyete bozukluğunun geliştiğini göstermektedir.

Bu psikiyatrik hastalıklar, alopesi areata semptomlarının başlamasından önce ya da sonra ortaya çıkabilmektedir. Bu hastalıklar vakaların yaklaşık yarısında semptomların başlamasından sonra ortaya çıkmaktadır.

Ayrıca yapılan araştırmalar psikiyatrik rahatsızlıkların, yetişkinlerin yaklaşık yüzde 10’unda, hasta olan çocukların ise yaklaşık yüzde 10’unda, alopesi areata başlangıcından önce ortaya çıktığını göstermektedir. {7*}

Doğumdan Sonra Saç Dökülmesi Nasıl Önlenir? Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.

Alopesi Areata Hastalığının Nedenleri ve Risk Faktörleri

Alopesi areata hastalığında, vücudu virüs ve bakteri gibi istilacılardan korumakla görevli olan beyaz kan hücreleri, saç köklerine saldırmaktadır. Bu durum sonucunda hızla büyüyen saç kökleri küçülmekte ve saç üretimi yavaşlamaktadır.

Bilim insanları, belirli bir gen kombinasyonunun kişiyi alopesi areata hastalığına yatkın hale getirdiğini düşünmektedir. Ancak çoğu genetik hastalığın aksine alopesi areata hastalığı tamamen genetik nedenlerden dolayı ortaya çıkmamaktadır.

Araştırmacılar 51 yıl boyunca alopesi areata ile ilişkili tüm çalışmalardan çeşitli veriler toplamış ve bu verileri Clinical, Cosmetic and Investigational  Dermatology’de yayınlamıştır. Yayınlanan bu sistematik incelemede alopesi areatalı hastaların, yaklaşık yüzde 8,6’sının ailelerinde bu hastalığa sahip kişilerin olduğu belirtilmektedir. {8*}

Tek yumurta ikizleriyle yapılan çalışmalarda, alopesi areata hastalığının gelişiminde çevresel faktörlerin önemli derecede rol aldığı sonucuna ulaşılmıştır.

Alopesi areata hastalığıyla ilgili yapılan bir çalışma Amerikan Dermatoloji Akademisi Dergisi’nde yayınlanmıştır. Bu çalışma kapsamında 11 tek yumurta ikizi ve 3 çift yumurta ikizi ile çeşitli incelemeler yapılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucunda araştırmacılar, tek yumurta ikizlerinde %55, çift yumurta ikizlerinde ise %0 uyum oranı olduğunu görmüşlerdir.  Bu durum alopesi areata’nın genetik nedenlerden kaynaklandığını gösterse de %100 genetik nedenlerle bağdaştırılamayacağını bu hastalığın gelişiminde çevresel faktörlerinde önemli ölçüde rol oynadığını göstermektedir. {9*}

 Alopesi areata hastalığının gelişiminde rol oynayan çevresel faktörlerden bazıları şunlardır:

  • Viral enfeksiyonlar
  • Stres
  • Travmalar

Bilim insanları, çevresel faktörlerin saç köklerini etkilediğini ve vücudun bağışıklık tepkisini arttırdığını düşünmektedir. Meydana gelen bu etkileşim saç dökülmesini tetiklemektedir. Bilim insanları, bunu daha net şekilde açıklamak için viral enfeksiyonlarda artışın yaşandığı ilkbahar aylarında hastalığın nüksetmesine dikkat çekmektedir.

Ayrıca araştırmalarda kişinin ailesinde romatoid artrit, tip 1 diyabet, lupus , addison hastalığı ve tiroid hastalığı gibi otoimmün rahatsızlıkların bulunması durumunda sonraki kuşaklarda alopesi areata hastalığına yakalanma riskinin daha yüksek olduğu belirtilmektedir. {10*}

Alopesi Areata Hastalığı İçin Doğal Tedavi Yöntemleri

Bir saç dökülmesi hastalığı olan aloperi areata için uygulayabileceğiniz doğal tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Doğal tedavi yöntemlerinden bazıları ise şunlardır:

Probiyotikler

Sindirim sistemi bağışıklık sistemini önemli ölçüde etkilemektedir. Bu nedenle probiyotikler, alopesi areata hastalığı da dahil olmak üzere çeşitli otoimmün hastalıkları tedavi etmek için kullanılabilecek etkili tedavi yöntemlerinden biridir.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ndeki araştırmacılar, probiyotik besinlerle yaşlı fareleri beslemiş ve bunun farelerde faydalı değişikliklere neden olduğunu gözlemlemiştir. Araştırmacılar, probiyotik ağırlıklı beslenmenin daha sağlıklı görünen saçlara ve daha genç görünen cilde neden olduğunu tespit etmiştir. {11*}

Probiyotik takviyesi, vücudun algılanan tehditlere aşırı tepki vermemesi ve vücutta iltihaplanma yaşanmaması için kullanılmaktadır. Uzmanlar kişilerin kefir, kombucha, kültür sebzeleri, yoğurt ve elma sirkesi gibi probiyotik yiyecekleri günlük olarak tüketmelerini tavsiye etmektedir. Çünkü probiyotik yiyecekler bağışıklık sistemini güçlendirmektedir.

Çinko

Çinko, alopesi areata hastalığının tedavisi için kullanılabilecek doğal tedavi yöntemlerinden biridir. Çünkü bağışıklık sisteminizi güçlendirmekte ve bağışıklık tepkileri için hayati önem taşıyan bağırsağı onarmaya yardımcı olmaktadır.

Çinko, saç köklerinin fonksiyonel aktiviteleri için hayati önem taşımaktadır. International Journal of Dermatology’de yayınlanan 2016 tarihli bir araştırmada alopesi areata hastalarında yaygın olarak çinko eksikliği görüldüğünde bahsedilmektedir. Ayrıca araştırmada farklı nedenlerden dolayı saç dökülmesi yaşayan kişilerde yaygın olarak çinko eksikliği görüldüğü de belirtilmektedir.

Araştırmacılar çinko eksikliği olan hastalara yapılan çinko takviyelerinin hastalara terapötik fayda sağladığını öne sürmektedirler. Uzmanlar çinko eksikliğini tedavi etmek için, kabak çekirdeği, otla beslenmiş sığır eti, kuzu eti, nohut, kaju fıstığı, yoğurt ve ıspanak gibi çinko içeriği yüksek yiyeceklerin tüketilmesini tavsiye etmektedir. {12*}

Çinko’nun Bilinmeyen 10 Faydası💊 İçin Buraya Tıklayın.

Kuersetin

Kuersetin, iltihabı azaltmayı sağlayan ve serbest radikal hasarıyla savaşan bir flavonoid antioksidan türüdür. Kuersetin’in bağışıklık üzerinde güçlü etkileri bulunmaktadır. Bu nedenle genellikle otoimmün bozukluklarla ilgili semptomları tedavi etmek için kullanılmaktadır.

2012 yılında fareler üzerinde yapılmış olan bir araştırmada Kuersetin’in plasebo enjeksiyonlarına kıyasla saçın yeniden çıkmasında çok daha etkili olduğu belirtilmiştir. Bilim insanları bu etkinin Kuercetin’in anti-inflamatuar özelliklerinden kaynaklandığını düşünmektedirler.

Kuercetin takviyeleri ve kremleri, sağlık ürünleri satan mağazalarda bulunmaktadır. Kuercetin takviyesi ya da kremi alacaksanız saygın şirketlerin üretmiş oldukları ürünleri tercih etmelisiniz. Satın alırken ürünün içerik listesini okumalı ve Kuersetin’in ürünün ana bileşeni olduğundan emin olmalısınız. İçerik listelerini okurken pek çok formülün bromelain içerdiğini görebilirsiniz. Bromelain tıpkı Kuercetin gibi bağışıklık sisteminin verdiği olumsuz tepkilerle savaşan bir anti-inflamatuar enzimdir.

Ginseng

Ginseng, çeşitli farmakolojik bileşikler içeren ve oldukça popüler olan bitkisel bir ilaçtır. Enflamasyonu azaltmak ve bağışıklık fonksiyonlarını güçlendirmek amacıyla çalışmaktadır.  Bu nedenle ginseng, vücudun bağışıklık homeostasını sürdürmesine yardımcı olmaktadır.

Kore Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 2012 yılında yapılan bir araştırmada kırmızı ginsengin alopesi areata için etkili ve doğal bir tedavi yöntemi olduğundan bahsedilmektedir. Halihazırda kortikosteroid enjeksiyonları kullanan kişiler, ginsengi tamamlayıcı bir tedavi yöntemi olarak kullanabilmektedir. {13*}

Bugün Asya da ve Amerika da toz, kurutulmuş ve tablet formları başta olmak üzere pek çok farklı ginseng çeşidi bulunmaktadır.

Lavanta Yağı

Lavanta yağının en önemli faydalarından biri cildi iyileştirmesi ve korumasıdır. Lavanta yağı güçlü bir antioksidandır ve iltihabı azaltmak amacıyla çalışmaktadır.

2016 yılında yapılan bir çalışmada lavanta yağının fareler üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Bu çalışma esnasında farelerdeki kel bölgelere topikal olarak lavanta yağı uygulanmıştır. Bu çalışma sonrasında farelerdeki saç köklerinin sayısında önemli miktarda artış gözlemlenmiştir. Ayrıca lavanta yağının saç köklerini derinleştirdiği ve dermal tabakayı kalınlaştırdığı da fark edilmiştir. Lavanta yağı tedavisi, plasebo grubundaki tedavi yöntemlerine kıyasen beyaz kan hücrelerinin sayısını önemli ölçüde azaltmıştır. {14*}

İskoçya’da yürütülen bir başka çalışmada alopesi areata için aromaterapi tedavisi uygulanmıştır. Araştırmaya katılan hastalar tedavi süresince lavanta, biberiye, kekik ve sedir ağacı esansiyel yağlarını jojoba ve üzüm çekirdeği gibi taşıyıcı yağlarla karıştırarak günlük olarak saç diplerine masaj yaparak uygulamışlardır.

Kontrol grubunda sadece taşıyıcı yağlar kullanılmıştır. Tedavi grubunun %44’ü kontrol grubundaki hastaların ise %15’i iyileşme göstermiştir. Saç uzaması fotoğrafik olarak değerlendirilmiş ve iyileşme derecesi incelenmiştir. Bu araştırma alopesi areata hastalığının tedavisi için lavanta yağının ve diğer faydalı uçucu yağların etkili doğal bir tedavi yöntemi olduğunu göstermektedir. {15*}

Biberiye Yağı

Biberiye yağı, saçı gürleştirmek ve saç dökülmesini engellemek amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır. Biberiye yağı, saçın uzamasını sağlayan hücresel metabolizma hızını arttırmaktadır.

Araştırmalar, biberiye yağının topikal olarak uygulanmasının, alopesi areata için kullanılan geleneksel tedavi yöntemlerinden biri olan minoksidil kadar etkili olduğunu göstermektedir. {16*}

Biberiye yağı kepek ve kuru saç derisini tedavi etmek için de kullanılabilmektedir. Biberiye yağını tedavi sürecinde günde iki kez ilgili bölgeye 2-3 damla biberiye yağı sürerek kullanmalısınız.

Akupunktur

Akupunktur, saç köklerine saldıran ve saç dökülmesine neden olan T1 hücrelerini azaltmaktadır. Bu nedenle akupunktur, alopesi areata hastalığı için kullanılan doğal bir tedavi yöntemidir. Aynı zamanda akupunktur, saç köklerini uyarmakta, ısıtmakta, iltihabı azaltmakta ve dökülmeden etkilenen bölgedeki kan dolaşımını arttırmaktadır. {17*}

Tüm bunların yanı sıra akupunktur, kaygı ve depresyonu azaltmaktadır. Kısacası alopesi areata hastalarının en fazla muzdarip  olduğu 2 konunun tedavisinde önemli ölçüde rol oynamaktadır.

Anti-inflamatuar Gıdalar Tüketilmeli

Otoimmün hastalıklar doğal yollarla tedavi edilmek isteniyorsa iltihabı azaltıp vücudun hızla iyileşmesini sağlayacak besleyici gıdaların tüketilmesi gerekmektedir. Bu nedenle işlenmiş ve şekerli gıdalardan kaçınılması oldukça önemlidir. Bunun yerine, anti-inflamatuar yiyecekler tüketilmelidir. Anti-inflamatuar besinlerden bazıları şunlardır:

  • Yapraklı sebzeler
  • Pancar
  • Brokoli
  • Yaban mersini
  • Kuruyemişler
  • Tohumlar
  • Baharatlar (özellikle zerdeçal ve zencefil)
  • Somon
  • Kemik suyu
  • Hindistancevizi yağı

Bu gıdalar antioksidan madde özelliği göstermektedir. Ayrıca önemli mineraller ve esansiyel yağ asitleri içermektedir.

Alopesi areata hastalarında çoğunlukla vitamin ve mineral eksikliği görülmektedir. Bu nedenle, vücudun vitamin ve mineral ihtiyacını karşılamak için çeşitli sebze ve meyvelerden oluşan dengeli bir diyet yapılmalıdır. Vitamin ve mineral eksiklikleri düzenli olarak takip edilmesi ve beslenme düzeniyle tedavi edilemeyen eksiklikler için özel önlemler alınması grekmektedir. {18*}

Stres Azaltılmalı

Alopesi areata hastalığında saç dökülmesi görülmektedir. Bu durum kişilerde psikolojik sorunlara ve yoğun strese neden olmaktadır. Bu nedenle uzmanlar kişilerin stres seviyelerini azaltacak aktivitelerde bulunmalarını tavsiye etmektedir. Stres düzeyinin azalması saçın hızlıca uzamasını sağlayacağından iyileşme için oldukça önemlidir.

Stres faktörünü ortadan kaldırarak kan dolaşımını hızlandıran ve saçın daha hızlı uzamasını sağlayan pek çok yöntem vardır. Bunlara yoga gibi rahatlatıcı egzersizler, meditasyonlar, günlük tutmak ve dışarıda normalden daha fazla zaman geçirmek örnek verilebilmektedir.

Görünüşünüzde meydana gelen değişikliklerden dolayı güvensiz hissedebilirsiniz ve bu durumla başa çıkmak duygusal açıdan zor olabilir. Bu nedenle uzmanlar hastalık sürecinde sizinle aynı şeyleri yaşayan insanlarla ve değer verdiğiniz kişilerle daha fazla vakit geçirmenizi tavsiye etmektedir.

Strese Karşı Kullanılan Doğal İlaçlar: Adaptojenler İle İlgili Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.

Önlemler

Alopesi areata hastalığı için kullanılan bu doğal tedavi yöntemleri doğrudan cilde uygulama ve oral kullanımlarda oldukça güvenlidir. Ancak olumsuz herhangi bir etki fark edilirse, bitkisel takviyelerin ve yağların kullanımı bırakılmalıdır. Beklenmedik bir yan etki görülürse kişi beslenme uzmanına ya da doktoruna danışmalıdır.

Saç dökülmesinden dolayı endişe, depresyon ve güvensizlik gibi çeşitli psikolojik sorunlarla mücadele ediyorsanız, bir terapistten destek almanız ya da bu durumla mücadele eden kişilerle iletişim halinde kalmanız uzmanlar tarafından tavsiye edilmektedir. Çünkü iyileşmek için stresi olabildiğince azaltmanız gerekmektedir.

Kaynaklar

{1*} ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4521674/
{2*} americanhairloss.org/Types_of_Hair_Loss/introduction.html
{3*} pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/12452996/
{4*} naaf.org/alopecia-areata/types-of-alopecia-areata
{5*} ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4521674/
{6*} ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4521674/#b15-ccid-8-397
{7*} ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4521674/#b16-ccid-8-397
{8*} ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4521674/
{9*} pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/9520023/
{10*} ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4094373/
{11*} ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3547054/
{12*} pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/26147750/
{13*} pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/23717141/
{14*} ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4843973/
{15*} pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/9828867/
{16*} pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/25842469/
{17*} ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4636638/
{18*} https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5315033/

Reklam

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu