Reklam
Beslenme

Katkılı Hazır Yiyecek ve İçecekler

Reklam

Katkılı hazır yiyecek ve içecekler, mutfaktaki hemen hemen tüm yiyeceklerin içerik etiketine bir göz atın, katkı maddesiz ürün bulmanız zordur. Bir ürünün lezzetini, görünümünü veya dokusunu iyileştirmek veya raf ömrünü uzatmak için katkı maddesi kullanılırlar. Bu maddelerden büyük bir kısmı ciddi sağlık sorununa sebep olmaktadır.

Marketlerdeki bütün uzun ömürlü ürünler, sağlığı, özellikle çocukların sağlığını tehdit etmektedir. Bu gıdalar metabolizmayı, bağışıklık sistemini ve genetiği ciddi şekilde etkiler, sindirilemediği için birikinti ve damar tıkanıklıklarına neden olur. Vitamin ve protein üretimini, su yapısını, vücudun su oranı ve su terkibini bozarak, yaşlanmayı hızlandırır, alerjilere ve çeşitli hastalıklara sebep olur.

Reklam

Bu faktörleri göz önünde bulundurarak diyebiliriz ki, 10-12 yaş grubu çocukların büyük çoğunluğu artık, bu gıdaların bağışıklık sisteminde, beyinde ve üreme organlarında oluşturduğu tahribatlar sonucu, şimdiden küçük birer ihtiyar gibidir.

Dünya gıda endüstrisinde, binlerce çeşit ve milyonlarca ton katkı maddesi kullanılmaktadır. Hazır gıda kullanmakta sakınca görmeyen biri her gün yaklaşık 2000 çeşit yapay katkı maddesi tüketmektedir: Tatlandırıcı, tat verici, kıvam koruyucu, kıvam artırıcı, renklendirici, renk koruyucu, beyazlatıcı, bozulmayı önleyici, nem tutucu, boya, aroma, vs.

Yiyecek endüstrisi, kullanılan katkı maddelerini ambalaj üzerinde belirtmek zorundadır. Fakat bu zorunluluk, üreticinin sadece kendi kattığı maddelere mahsustur. Mesela, bir fırın, ürettiği bir üründe su, maya, tuz, yağ, yumurta ve şeker gibi kullandığı malzemeyi belitmek zorundadır, fakat bunların içerdiği katkı maddelerini belirtmek zorunda değildir. Bununla birlikte, katkı maddelerinin üretim metodunu da belirtmek zorunda değildir. Tamamen katkı maddelerinden oluşan; şeker, sakız gibi 10 cm2’den küçük, ambalajlı ürünleri üretenler de katkı maddelerini belirtmek zorunda değildir. Zeytin, et, peynir, ekmek, baharat, baklagiller, tahıl, kuruyemiş, taze meyve ve sebze gibi açık satılan yiyeceklerde, lokanta veya pastanelerdeki ürünlerde de katkı maddelerini belirtme mecburiyeti yoktur.

Sıklıkla işlenmiş etlerde bulunan sodyum nitrit, bakterilerin büyümesini önlemek için bir koruyucu görevi görürken, aynı zamanda tuzlu bir tat ve kırmızımsı pembe bir renk katar.

Reklam

Nitritler, yüksek ısıya maruz kaldığında ve amino asitlerin varlığında, sağlık üzerinde birçok olumsuz etkiye sahip olabilen bir bileşik olan nitrosamine dönüşebilir.

Bir inceleme, daha yüksek nitrit ve nitrozamin alımının daha yüksek mide kanseri riski ile ilişkili olduğunu gösterdi (1)

Diğer birçok çalışma benzer bir ilişki bulmuş, daha yüksek işlenmiş et alımının daha yüksek kolorektal, göğüs ve mesane kanseri riskiyle bağlantılı olabileceğini bildirmiştir. (2) (3) (4)

Diğer çalışmalar, nitrozamin maruziyetinin, bulgular tutarsız olmasına rağmen, daha yüksek tip 1 diyabet insidansı ile bağlantılı olabileceğini düşündürmektedir. (5)

Örnek olarak en yaygın kullanılan basit bir sakızın içindekilere bakalım:

1. Sakız mayası:

Sakızın ana maddesidir. Ambalajda belirtilmeyen, sakız mayasının içindekiler şunlardır:

Reklam

Kauçuk, vaks, antioksidan, elastomer, reçine, venil polimer, parafin ve katkı maddeleri (katkı maddelerinin sayısı ve türü belirtilmemiştir.)

2. Tatlandırıcılar

(7 tane): Doğal olmadığı için bunların tamamı sindirimi bozar, alerjilere yol açar, diyabete zemin hazırlar. Ayrıca her birinin özel zararları da vardır. Buna ek olarak aspartam gibi bazı tatlandırıcılar beyin faaliyetini bozar, baş ağrısı, baş dönmesi ve bayılmalara sebep olur.

Dudaklarda, dilde ve ayaklarda şişme yapar. Aspartam, fenilalanin denilen bir aminoasit içerir. Fenilalanin ve metabolik atıkları kan ve dokularda birikir. Çocukların gelişmekte olan üreme organlarında ve beyinlerinde hasara yol açar. Bu hasar, kısırlığa, zihinsel özürlere ve zeka geriliğine neden olur.

3. Doğala özdeş aromalar

(3 tane): Rekombinant-DNA ve nanotekloji yöntemiyle üretilenler beden-ruh dengesini ve hormonal dengeyi etkiler. (Aromalar ile nasıl zihin kontrolü yapılır paylaşıcam)

4. Gliserol

(Nem tutucu): Büyük ihtimalle domuz ürünüdür. Mezbaha atıklarından da elde edilebilir. Genteknolojisi ve nanoteknoloji yöntemleriyle de üretilebilir.

5. Lesitin

(Emülgatör): Büyük oranda domuz ürünüdür. Bitkisel olanda “soya lesitini” yazar, ancak bu da genetiği değiştirilmiş soyadan elde edilir.

Birçok sakız ürünü, tadı korumak ve dişlerin dişinize yapışmasını önlemek için emülgatörler içerir. (6) Sorun şu ki, birçok emülgatör sindirim sisteminizde neredeyse deterjan gibi davranarak bağırsak floranızın doğal dengesini bozar. Aslında, laboratuvar hayvanlarında yapılan araştırmalar, gıda katkı maddesi olarak kullanılan bazı emülgatörlerin kolon kanseri gelişimine katkıda bulunabileceğini göstermektedir .

6. Parlatıcılar

(2 tane): Biri, “şellak” tır ki genetiği değiştirilmiş bir tür bitten elde edilir. Alerjilere ve beklenmeyen yan etkilere yol açabilir. Diğeri “karnauba mumu“dur. Aslında kağıtçılık ve mobilyacılık gibi sanayilerde kullanılan sentetik bir mumdur. Her ikisi de bir çok ülkede yasaklanmıştır.

7. Renklendirici ve nem tutucu (Titanyumdioksit, E 171 ),

Nanoteknolojide kullanılan ana maddelerden biridir. Bir süredir mineral şeklinde değil, nano parçacıklar halinde kullanılmaktadır. Ağız yoluyla vücuda giren ve dokularda depolanan bu nano parçacıklar, organik bir maddeyi su ve karbondioksite kadar parçalama özelliğine sahiptir. Kuvvetli nem tutucu olduğu için, vücudun su bileşimi üzerinde çok etkili olabilir. Çok geniş bir kullanım alanı vardır, ilaçlar, vitaminler, şekerlemeler, sakızlar, un, şeker, tuz, karbonat, kabartma tozu ve partikül halindeki bütün gıdalara beyazlatıcı ve nem tutucu olarak katılır.

Yapay gıda boyasının çocuklarda hiperaktiviteyi teşvik edebileceğini bildirdi, ancak başka bir çalışma bazı çocukların diğerlerinden daha duyarlı olabileceğini gösterdi. (7) (8)

Gördüğünüz gibi 2,5 gr’lık küçücük bir sakız en az 34 tane katkı maddesi içerir. En az diyoruz çünkü her bir katkı maddesinin 2-7 tane kendi koruyucu, renklendirici, nem tutucu katkıları vardır. Sakızın üzerinde “laksatif etki (ishal) yapabilir” ve “Sakızdır, yutmayınız” uyarları yer alır. Çocukların bu uyarıyı anlaması beklenemez ve küçük çocukların hepsi sakızı yutar!

Katkı maddelerini savunanlar “Katkı maddelerinin içinde zararsız hatta faydalı olanlar vardır” diyebilirler. Çok eski zamanlarda bu doğru olabilirdi, ancak bugün katkı maddeleri farklı malzemelerden, farklı teknoloji ve yöntemlerle elde edilmektedir. Üretim metodlarının, içeriğinin ve kaynaklarının, güvenli, tehlikeli veya şüpheli olup olmadığının belirlenmesi kesinlikle mümkün değildir.

Örneğin, Karoten (E160) Doğal A vitamini kaynağıdır ve doğal bitki pigmentlerinden, betanin (E162) ise kırmızı pancardan elde edilebilir. 40 yıl önce doğal bitkilerden elde edilen bu katkı maddelerinin üretim şekli değiştiği halde hâla “güvenilir” sınıfında yer almaya devam etmektedir.

Bu katkı maddeleri, artık rekombinanat-DNA yöntemiyle elde edilmektedir ve “tehlikeli” hale gelmiştir.

Hatta biyosentez veya nanoteknoloji yöntemleriyle de elde edilenler olabilir.

Öyleyse bunlar artık “güvenilir” değildir, “tehlikeli” hale gelmiştir. Demek ki, ürünün ambalajlı veya ambalajsız olsun, ambalaj üzerinde içindekiler belirtilsin veya belirtilmesin, kullanılan gerçek katkı maddelerini ve bunların kaynaklarını tespit etmek mümkün değildir.

Dolayısıyla, her üründe onlarca çeşit katkı maddesi kullanılır. Bazı katkı maddeleri tek başına zararlı olmasa da, birarada zararlı olabilir veya birbirinin zararını yükseltebilir (sinerjizm etkileşimi), ya da vücuttaki her türlü madde ile, alınan ilaçlar ve besinlerle, depolarda birikenlerle, üretilen enzimlerle tehlikeli bileşimler oluşturabilir. Ancak en sık kullanılan katkı maddeleri tek başlarına da çok zararlıdır.

Kaynak: Dr. Aidin Salih – Yitik Şifa

Reklam

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu