Reklam
Sağlık

Yaşam Bilimi: Ayurveda | Ayurvedik Yaşam Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Reklam

Ayurveda, Vedik kültüre ait ve 5000 yıllık bir geçmişe sahip sağlıklı ve uzun yaşamın sırlarını veren geleneksel ve bütünsel bir tıp bilimidir. Tıp bilimi için en kadim sistemlerden biri olan Ayurveda, tıp biliminden ziyade bir yaşam bilgisidir.

Eliminasyon Diyeti! 🍏 En Etkili Örnek Diyet Listesi Youtube Videomuzu İzleyebilirsiniz.

Ayurvedanın kelime anlamına indiğimizde, Ayurveda, Sanskrit dilinde “ayur” günlük yaşam/hayat bilgisi “veda” ise bilgi/bilim anlamına gelmektedir. Dolayısıyla sadece tıp bilimi demek eksik olacaktır. Yani Ayurveda “sadece” hastalıkları tedavi etmek için kurulmuş bir sistem değil, bir yaşam bilimi; hayatı anlama, en dolu biçimde ve en yüksek potansiyeliyle yaşama sanatıdır. {1*}

Reklam

Ayurveda’nın Tarihçesi

Ayurveda, Vedik dönemlerde Yoga, Vedik astroloji ve Vedanta ile birlikte uygulanmaktaydı. Ki hepsinin ruhsal kökeni, Veda’lara dayanmaktadır. Ayurveda’nın temeli ise kadim Hint yazıtları olarak bilinen 4 Veda’dan sonuncusu Atharva Veda’ya dayanmaktadır. {2*}

Kökenlerin ortak olması da Hindistan’ın bilimi, felsefe ve dinden ayırmayışından kaynaklanmaktadır. Başlangıçta nesilden nesile sutra’lar halinde düzenlenmiş ve sözlü bir gelenek olarak aktarılmış olsa da zaman içinde sistematik olarak yazıya geçirilmiştir. Bugün, Ayurveda’nın engin bilgisi birçok orijinal metinde kayıtlıdır. Bunların ilki MÖ 400 civarında, Ayurveda üzerine toplanmış en eski Sanskrit metinlerinden biri olan Charaka Samhita, ikincisi Batı’da uygulanmaya başlanmasından çok uzun zaman önce ameliyatları anlatan ilk metin olan Sushruta Samhita ve son olarak da ünlü Ayurvedik doktor Vagbhata tarafından toplanmış olan Ashtanga Hridayam’dır. İngiliz istilasından önce Hindistan’da Ayurvedik okul ve hastanelerin çok yaygın olduğu bilinmektedir. Fakat İngiliz yönetimi altında birçok Ayurvedik okul ve hastaneler “çağdışı” düşünülerek kapatılmış ve onların yerine “modern” Batı tıbbı getirilmiştir.

Son yıllarda yoga ve bununla birlikte Ayurveda’nın Batı dünyasında yayılması, Ayurveda’nın Hindistan’da yeniden canlanmasına sebep olmuştur. {3*} Ayurveda’nın prensipleri evrensel ve daima geçerlidir. Geçerliliği sayesinde nesilden nesile aktarılabilmiş ve günümüze ulaşmıştır.

Fonksiyonel Tıp Nedir? Nasıl Uygulanır? Tıkla ve Öğren

Ayurveda Tedavisi Nedir? Ayurveda Ne İşe Yarar?

Ayurveda, Dünya Sağlık Örgütü tarafından da tanınan en eski tarihe sahip geniş kapsamlı bir tıp bilimidir. Bize sağlıklı ve canlı bir yaşam sürebilmenin en pratik yaklaşım modelini sunmaktadır. Bu yaklaşımın sebebi ise holistik olmasıdır. Batı tıbbı ise Ayurveda’nın aksine bedeni, ayrıntılara bağlı kalarak ve tek yönlü olarak ele almaktadır. Böylelikle günümüzde teşhis ve tedavi süreçleri uzamış, bedenimize karışan kimyasallar ve bu kimyasalların yan etkileri ile birlikte modern tıp, bizi yorucu ve her zaman yeterli gelemeyen bir sistemin içine sürüklemiştir.

Reklam

Ayurveda ise bedeni holistik bir organizma olarak algılamaktadır. İnsan bedeni, sistemler bütünüdür. Ayurveda’ya göre bedenin her bir parçası birbirine bağlıdır. Bu durum parçalardan biri etkilendiğinde diğer parçaları da etkiye maruz bıraktığımızı ifade etmektedir. Beden sağlığı da bütünün parçaları arasındaki bağlantının kopması, bir parçanın işlememeye başlaması ile hasar görmeye başlamaktadır. Holistik görüşe göre de eğer bir sorunun nedeni bulunup yok edilmezse, negatif etkiler daha derin seviyelerde birikerek bünyesel zayıflığa neden olmakta ve sonunda büyük sağlık sorunlarına yol açıncaya değin beden kötüleşmeye başlamaktadır.

Batı tıbbını kötülemekten ziyade Batı’nın bilgisi ile Ayurveda’nın bilgisini birleştirebildiğimiz noktada Ayurveda, Batı’nın tedavi sürecindeki iyileşme evresine destek olabilmektedir. Çünkü Ayurveda için söz konusu olan şey, yalnızca “beden”imiz değildir. Aynı zamanda ruh ve zihni de bu bütünün içine dahil etmektedir.

Ayurveda’ya göre sağlıklı ve canlı bir yaşam ancak beden-ruh-zihin dengesi ile mümkün olmaktadır. Bu dengenin var oluşu için de doğayı izlemek ve doğa ile uyum içinde olmak gerekli kılınmaktadır.

Ekoterapi: Doğanın İyileştirici Gücü İle İlgili Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.

Ayurveda ve Elementler

Evrende olan şeyler, bedenimizin içinde de olmakta ve daima olmaya devam etmektedir. Kendimiz (mikrokozmos) ve makrokozmos arasında doğrudan bir bağlantı bulunmaktadır. Bu bağlantı ise evrende var olan beş elemente (hava, su, ateş, toprak, eter) bağlıdır. Bedenimiz de bu beş elementten oluşmaktadır. Elementlerin özellikleri (guna’lar) ikili karşıtlıklardan oluşmak üzere birlikte işleyen 20 özelliktir. (Eril/dişil enerji, yin/yang gibi.)  Bunlara örnek verecek olursak, soğuk, serin/sıcak, yağlı, nemli/kuru, ağır/hafif, kaygan/pürüzlü dememiz mümkündür. Guna’lar Ayurveda için hayati öneme sahiptir. Çünkü guna’lar bir tanı koyma aracı, tedavi rehberi olarak kullanılmaktadır.

Hava, su, boşluk, ateş, toprak dediğimiz beş elementin, hücre seviyesine kadar fizyolojimizin her seviyesinde var olduğu ve her seviyesine farklı oranlarda dağıldığı bilinmektedir. Bu oranlar ise dosha’ları (bünye tipleri) meydana getirmektedir. Dosha’mızı yani bünye tipimizi belirleyen şey, vücudumuzda yer alan elementlerin vücudumuza hangi oranlarda dağıldığıdır.

Reklam

Ayurveda’nın üç ana bünye tipi bulunmaktadır. Bu bünye tipleri ise Vata, Pitta, Kapha olarak anılmaktadır.

Kaynaklar

{1*} Allmendinger, U., Ayurveda, Doğan Egmont Yayıncılık, İstanbul, 2017, sf.20

{2*} Shambavi, S., Ayurveda (Yaşam Bilgisi/Bilimi), www.yogadergisi.com

{3*} Allmendinger, U., “agk”, sf.19

Reklam

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu