Karışık yemek, bedenin hastalanmasına yol açan alışkanlıklarımızdan biride karışık yemektir. Masada çeşit sayısını fazla tutmak günümüzün yaygın alışkanlıklarından biri olsa da bu eski hekimlerin tavsiye etmediği yemek usulüdür.
Önceki paylaşımlarda mizaç kelimesini duymuştunuz. İnsanlarda nasıl farklı mizaç varsa, bitki, sebze, yeşillik, hayvan gibi canlılarda da mevcuttur. Mizaca uymayan veya birbirine uygun olmayıp, hazmı için ayrı enzimler gerektiren yemekler birbiriyle karıştığında sindirilmeden çürür. Bunu yüzyıllar önce Peygamberimiz (s.a.v.) balık, yumurta, et ve süt ürünlerini birlikte, hatta bir hayvanın etini başka hayvanın eti veya yağı ile birlikte yemeyerek uygulamıştır.
Mesela, karbonhidratlar ile proteinler, süt ürünleri ile balık, birkaç inekten sağılarak karıştırılan süt, karışık et (örneğin, aynı cinsten iki farklı hayvanın eti, bir hayvanın eti ile bir diğerinin yağı, dana ile tavuk eti veya aklınıza gelebilecek herhangi bir et kombinasyonu), balık ile et, karışık yağlar (örneğin, koyun ile tavuk yağı, katı yağ ile sıvı yağ) birbirlerine zıttır. Bunların parçalanabilmesi için ihtiyaç duyulan enzimler birbirine zıttır.
Bu yukarıda sayılan dengesizlik ile hazırladığımız veya bildiğiniz yemekleri yorum kısmına yazalım bakalım kaç çeşit zehir karşımıza çıkacak, bize yol gösterici olsun.
Bu zıtlık, enzimlerin üretilmesine engel olur ya da üretilen enzimlerin birbirini yok etmesine sebep olur ve yenen yemek sindirilmeden mayalanmaya veya çürümeye başlar. Bu, midede saatler süren bir işlemdir ve bağırsaklarda da devam eder. Yemekten sonra kanda lökositin yükselmesi bu sebepledir.
Çürüme veya mayalanma sonucu oluşan zehirli ve asitli kalıntılar bağırsaklarda yaşayan faydalı mikropları öldürür, sinir uçlarını zehirleyerek bağırsakların hareketini yavaşlatır ve kabızlık ortaya çıkar. Beslenmedeki hatalar devam ettikçe bağırsak duvarları kanalizasyon boruları gibi zehirli, yağlı atıklarla kaplanır, bağırsaklar genişler, cepler oluşur. Ceplerde dışkısal taşlar toplanır ve yıllarca orada kalır.
Bağırsakların iç zarında yer alan ve görevi zehirli kalıntıları kana karıştırmadan dışarı atmak olan tüycükleri çürütür. Tüycüklerin çürümesiyle kelleşen bağırsaklarda yaralar oluşur. Böylece bağırsakların iç dokuları, faydalı maddelerin yanı sıra zararlı, toksik maddeleri de kana karıştırır. Zararlı maddeler kılcal damarlardan doku sıvılarına kolayca geçerek hücreye ulaşmaya çalışır. Ancak hücreler, sağlıklı olduğu sürece, zararlı maddeleri içeri almakta direnir. Beslenme hataları devam ettikçe zararlı maddeler hücre duvarına ve hücreyi korumakla görevli mekanizmalara saldırır ve zamanla onları yıpratır. Hücrenin koruma mekanizması bozulunca besinlerle beraber zararlı maddeler de hücre içine geçerek hücrenin fonksiyonunu (enerji ve gerekli maddelerin üretimi) bozar.